Anadolu Dağcılığın düzenlemiş olduğu Doğaya Yürüyüş adlı bir etkinliğe katıldım. Doğanın gittikçe uzağında kalmış olduğumuzu, şehrin içinde kaçmaya çalıştığımız doğanın ise bizler tarafından yaratılmış bir doğa olduğunun farkına varmama sebep oldu bu yolculuk.
Yolculuk sabahın erken saatinde bindiğim midibüste tanıştığım değişik yaş ve meslek grubundaki insanlarla tanışıp sohbetle başladı. Doğayı ve yürümeyi seven insanların birlikteliği, paylaşma güzeldi. Feribotla Yalova’ya doğru giderken Körfezin martıları karşıladı bizi. Sabahın erken saatlerinde iki mavi arasında özgürce kanat çırparak nasiplerini arıyorlardı. Şaşırmış bellekleriyle balığa değil Simit’e pike yaparak. Martı bu nereden bilsin doğası gereği bırakıverdi pisliğini, turun rehberi temizlenmeye giderken şakalar çok güzeldi. İnsanoğlun şaşırttığı kuşların pisliğinden şans deyip, nasip aramaya kalkışması başka bir komedi. Yol boyunca sohbet gece yağan yağmur, yol güzergâhımız, toplamak istersek kestanelerin yolumuzun üzerinde olacağı üzerineydi. Araç bizi Çınarcık –Hasan Baba’da bırakınca yola koyulduk. Hava mis gibiydi, önümüzde ıssız ve bakir bir orman uzanıyordu. Yol boyunca böğürtlenler, koca yemişlerden nasibimizi alarak sohbet ederek ilerledik. Grup öncü orta ve artçı olarak devam ediyordu yürüyüş hızıyla. Ormanın iç bölgelerine girdiğimizde gece yağan yağmurun etkisiyle topraktan çıkan onlarca renk ve çeşitte mantarla karşılaştım. Mantarlar doğası gereği su ve bol oksijenin olduğu uygun bitki örtüsünde var olabiliyorlar. Yaprakların, çürümüş ağaç köklerinin, toprağın içinden fışkıran bu masum görünüşlü mantarların çoğu zehirli olmasına rağmen hala bilemediğimiz ilaçların hammaddesi olabileceğine inananlardanım. Doğanın verdikleri ve değerlendirebildiklerimiz içinde en çok düşünülmesi gerekenlerdir.
İlaç şirketlerinin bir yere kadar yararlandıkları anlık var olabilen mantarlar bana şehirdeki mantar gibi bitiveren camdan kuleleri düşündürdü ister istemez. Kendi mantarlarımızı kendi hırslarımız, ya da zorunluklarımız için yaratırken zararını ne kadar düşünebiliyorduk? Kaçabileceğimiz doğanın gittikçe yok olması, uzaklaşması ve bizim üzerimizdeki etkileri görülüyordu bu doğal ortamda.