Images

Okuma Edimi


  Okur Merkezli Alımlama Estetiğinin önemli kuramcısı W.İser’in ülkemizdeki temsilcisi olan Akşit Göktürk, bu anlayışın önemli bir kavramı olan Okuma Edimi (Faaliyeti) üzerinde şunları söyler: Okuma Edimi, okurun öznel geçmişi, şimdisi, geleceğiyle de ilgilidir….Gerçekte okur, kendi kişisel konumuna göre, duygusal yapısına, düşünsel yetisine göre göre okur bir metni. Bu açıdan bir bakıma, her okur kendini okur metinde.” “Ne yazarın özgeçmişiyle ilgili birtakım olguların metinde özdeşlenmesi, ne de okurun kendi yaşantılarını metinde bulması, kendi başına bir anlam taşır okuma ediminde. Ama bu tür özdeşlikler aracılığıyla metin, okurda belli bir alımlama biçiminin öngördüğü daha karmaşık tepkileri uyandırmaya başlar. Konuşan artık ne yazardır, ne de gerçek yaşam olguları. Metnin kendi kurmaca varlığıdır. Bu süreç sonunda kendisine yabancı birtakım gerçeklerle yaşantı biçimlerini de metnin aracılığıyla özümleyebilir okur. Onun metne katkısı oranında, metin de ondaki yaşantı birikimini belli ölçüde büyütür. Geleceğe bakışını değiştirir.

Bir sanat yapıtının, insan yaşamındaki aydınlatıcı işlevi de bu etkisinden kaynaklanır.” Bu kurama göre; her Okur, yazarı tarafından önceden biçimlendirilmiş bir kurmaca metinden, kendi birikimine, özel psikolojik yapısına ve içinde yaşadığı sosyal-kültürel duruma göre kavrayabildiği, düşleyebildiği ve yaratabildiği ölçüde metnin iletisini algılar.
Images

Mavi Sandalye



Eski tahta sandalyeyi mavi ye boyadım geçen gün. Kararan ahşabını iyi bir zımparaladım. Kurt yeniklerine macun tıkadım. Ahmet’in çakıyla kazıdığı tahtasına dokunamadım. Aldım fırçayı elime bir güzel boyadım. Bilirim seversin maviyi, gözlerinin rengi diye mi? Yoksa mavi gözler başka bir renklimi görür dünyayı bilemedim. Sahi sende söylemedin hiç. Mavi bir güzel kapladı ahşabın karasını, eskisini. Renklendi, yenilendi, Ahmet’in yonttuğu tahtaya merhem gibi geldi. Sanırsın senin bir nazarın oturdu ahşabına. Koydum balkonun köşesine, sakız sardunyanın yanı başına. O bile dayanamadı mavisine, bir sırnaştı. Baktım haftasına sarmalamış arkadan dalıyla. Birde pembelerini patlatmış dün sabah. Senin nazarına konan yeşil pembe bir kelebek ki doyamıyorum bakmaya.
Images

Görmek

 
 Gerçek bu kadar basit olamaz.  Bu basitliğin ardı sıra gider, arar veya yaratır sanat. Yaşamın tuhaflığı da burada başlar.  Yeni dünyalar yaratmak, aklın üstü ile mümkünmüdür?  Bu dünyaları yaratırken girdiğin ruh halleri ile basit dünya arasındaki çizgi bir an yok oluverirse işte eyvah!

Ben kalpten konuşan insanlar olduğuna inanırım.   Sezgilerimin çok güçlü olduğu gibi bir yanım vardı. Yanılmışım, bu da benim tuhaflığım.  Bazen yazdıklarımın ya da kurguladıklarımın gerçekliğinin içinde bulduğum anlar olur. Çıkmam gerek der çıkamam bu tuhaf kurgudan, insan kendi kendini kurguladığının içine hapsetmez.  Bu düpedüz aptallıktır. Olsa olsa romanlarda olur, roman değil gerçek desem kim inanır. İşte o bilinmezin içinde çıldırasıya hapsolursun.