Bir sanat yapıtının, insan yaşamındaki aydınlatıcı işlevi de bu etkisinden kaynaklanır.” Bu kurama göre; her Okur, yazarı tarafından önceden biçimlendirilmiş bir kurmaca metinden, kendi birikimine, özel psikolojik yapısına ve içinde yaşadığı sosyal-kültürel duruma göre kavrayabildiği, düşleyebildiği ve yaratabildiği ölçüde metnin iletisini algılar. Bu açıdan bakıldığında bu kuram, önceki kuramları eleştirir ve okur, metni çözümlerken hiçbir zaman, metinde psikanalistlerin dediği gibi kendisini bulmaz yahut yazarın hayatının metne yansıyıp yansımadığını önemsemez. . W. İser, Okuma Edimini tartışıken okuma stratejisine ve bu stratejinin metince yönlendiriliş şekillerine ağırlık verir. Okur kendisi ile metin arasındaki bu tezat durumu gidermek için, ne yapacak hangi süreci başlatacak? ANLAMA’nın ilk adımı metnin Okunması’dır. Okuma faaliyeti, baştan sona, önümüzdeki metni okuma yaşantımızın geçmişi, şimdisi ve geleceği arasında bir etkileşmedir. Dolayısıyla Okur’un öznel geçmişi (öğrenimi, kültür çevresi, kazanımları, birikimleri), şimdisi ile geleceği onun Okuma ediminde önem kazanmıştır. Gerçekte her Okur, kendi kişisel konumuna, duygusal yapısına, fikrî kabiliyetine göre metni yaşar. Bu açıdan bakılırsa her Okur, metinde kendisini okur. O kendi birikimiyle malzemenin bildik dünyasından yükselir ve eserin sunmuş olduğu yeni anlamları bulgulama sürecinde bir yolculuğa çıkar. Hiçbir zaman eserin egemenliğine boyun eğmemelidir, Okur. Çünkü Okur, ne yazarın özgeçmişiyle ilgili birtakım olgularla özdeş olmalı; ne de kendi yaşantıların eserde bulmalıdır. Şüphesiz bu durumlar Okur’da belli bir alımlama biçiminin öngördüğü daha karmaşık tepkileri uyandırmağa başlar. Konuşan, artık ne yazardır, ne de gerçek hayatın olgularıdır, metnin kendi kurmaca varlığıdır. Okur, okuma sürecinin sonunda metnin yapısı sayesinde, kendisine yabancı olan anlamlar dünyasını özümleyebilir. Onun metne katkısı oaranında, metin de ondaki yaşantı birikimini belli ölçüde büyütür. Geleceğe ve geçmişe bakışını değiştirir. Bir edebiyat eseri bu aydınlatıcı işleviyle değerlidir.Alımlama estetiğine göre Okur, böylece her aklına geleni eserin yorumu olarak söyleyerek metin içi nesnellikleri keyfîliğe dönüştürmemelidir. Eserin Yapısını oluşturan, mecazlara, istiarelerin yarattığı hayallere, çağrışımlara, metnin oluşturduğu sisteme yönelerek onları bir “şifreyi çözer” gibi çözümlemelidir.
Nurten Yurt.
*Alımlama Estetiği dersleri W. İser ve Akşit Göktürkten alıntılarla..
*Alımlama Estetiği dersleri W. İser ve Akşit Göktürkten alıntılarla..
0 yorum :