Orhan Pamuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Images

Orhan Pamuk Söyleşisi

Şehir Edebiyat ’tan Erkan Irmağın Orhan Pamukla söyleşisinin konusu Edebiyat, Roman, Tuhaflık ve Hayattı. Söyleşi Pamuğun Akademik ilmi kimliğini ve Erkan Irmak’la olan çalışmalarını anlatması ile başladı.  
**
E.I- Kafamızda Bir Tuhaflığın içeriğinden çok teknik özellikleriyle başlayalım istiyorum. Karakterleriniz ve anlatıcı nerede durup nasıl bir bakış açısıyla, neyi anlatıyorlar?

O.P- Benim Adım Kırmızıda da aynı yapı var. Herkes kendi hikâyesini kendi anlatıyor. Hikâyeyi pek çok karakter birinci tekil şahıstan, kendi bakış açısından anlatıyor. Bu benim bulduğum bir şey değil. Önemsediğim bir konu derslerimde de bahsediyorum. Bir romanı kabaca ikiye ayırabiliriz. Bir anlatılan hikâye, iki o hikâye kimin görüş açısından anlatılıyor. Amerikalı yazar Henry James le anılır bu teknik. Kısaca anlatmak gerekirse, kalabalık bir yerdeki bir olayı anlatırken dışarıdan bir bakış açısıyla(tanrı bakış açısı) anlatabilirsiniz. Ya da bu olayı bu kalabalıktaki bir kişinin bakış açısı ile anlatırsınız. Buna örnek olarak Anne Kareninayı örnek veriyorum ben.Kolombiyadaki derslerimde. Kitabın sonunda Anne Karenina intiharına doğru giderken, gördüğü şehri normal bir şehir tasviri olarak görmeyiz. Şehri ölüme doğru giden bir kadının hüznüyle onun gözünden görürüz. Bu romana inandırıcılık verir. Ben bunu diğer romanlarımda yaptım. Bu kitapta daha çok yaptım.

Images

KARA KİTAP


Neden kara kitap? Neden okunamıyor?
Üzerine yazılmış eleştiriler, yazılar, kitaplar inan anılmazdı. Neler söylenmedi bu kitap için, anlaşılamaması, kullanılan dilin Türkçeye uymadığı. Yazar, basit edebiyat diliyle yazmadığını  “ Bu yavan dile karşı çıkmadan, denemelere girişmeden, tehlikeler, sakatlıklar göze alınmadan dişe dokunur bir şey yazılabileceğini sanmıyorum. Bir elde öztürkçe sözlük, diğer elde gramer kitabı benim kitaplarım, hele Kara Kitap hiç anlaşılamaz.” dedi. Yıllar önce kitabı okuduğumda bayılmıştım. Kurgusu, dünyası, içinden hiç çıkmak istemediğim bir dünyaydı. Dünya edebiyatının şaheserlerinin Orhan Pamuğun zihninden yansımasını seyretmek inanılmazdı. Diğer taraftan tüm bu yansımanın benim şehrimin sokaklarında türlü hikâyelerle yok olduğunu izlemek kahredici olsa da. Kalemiyle Dosteyevski’nin rüyasını gerçekleştirdiği için de severim Pamuğu. “Doğu yazarken Batı yaşıyor” derdi Dostoyevski. Doğunun kayıp eserlerinin Pamuk’la Batıda buluşması bir tesadüf değildi elbette. Kara kitabın oluşması da, ülkesinde en çok satılan kitap olmasına rağmen anlaşılamaması da.