Kafamdaki Tuhaflık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Images

Kayboldum Sanal Zaman İçinde


Hayatımın romanı olurmuydu bilmiyorum. Bir kaç betseller çıkardı herhalde ama ben hayatımı boşverip kurgu yazmaya karar vermiştim. Ne zamandı tam olarak hatırlamıyorum, buradan geçmişe bakınca baya kurgulamışım doğrusu. Kurmacanın kurgusunu yaparken farkettim bunu. Kurgu dediğimiz şeye kapılıp gittiğimizde inanılmaz bir yere çıkarıverir sizi.
  İçi, dışı bırakın yekpareliği olmayan bir zaman diliminde parça pinçik bir yerdeydim. İşte herşey o zaman başladı. Zaten şu zaman denen şey artık bu kadar hızlanmışken, başım döndü, midem bulandı, akıl denen şey hiç kalmadı. 
Bu tuhaf ülkede çok uzun süre önce kaybetmişim de farkında değilmişim. Ben kayboldum evet, o önümde uzayan boşlukta kayboldum
 Uzunca bir süreden beri kendimi arıyorum. Bir kaç yardım alayım dedim. Psikolog, Terapist, Enerjiler, Koçlar, Kendin Olmak, derken bambaşka biri oldum.
 Zaten iç sesim tutturmuştu bu romanı ruh gibi yazmalısın diye.  Ruh oldum ve geri dönemiyorum.
 Her önüme çıkanın ruhu yansıyor ve acaip bir şekilde sürünüyorum. Tuhaflığın bu kadarı olmaz demeyin. Yazıcam deyip kurgulayıp sayfaların arasına bıraktığım ne varsa yaşatıyor hayat bana. Bütün suçlu şu sanal ekran dedikleri vızırtı. İki yıl önce önünde fazla zaman geçirdiğim için mi desem, yok sa Bibliyomanlığımın ekrana vuruşumu bilemedim.
 Kendimi kaybettiğim sayfalar arasında arıyorum. Bulduğum her sözcüğü bir güzel yıkayıp, çamaşır ipine asıyorum. Süzülen mürekkep adacıkları arasından yansıyanların falına bakıyorum. Böyle bir illet işte.
 Duygulevski denen zebellah rüyalarıma girdiğinden geceleri değil gündüzleri uyuyorum. 
  Kurgulamaktan vazgeçtim, kurgu benden vazgeçmiyor dibe vurup çıkarıyor ne varsa,yosunlu yalılar arasında anasının kuzusu olup küfe taşıtıyor.
          

Zamanın rüzgarında bir savruluyorum, tutunamıyorum, sayfalar hamur oluveriyor avuçlarımda yapış, yapış bıçakla temizlemeye kalkıyor kan revan içinde bırakıyorum kendimi. 
 Pamuklarla sileyim dedim iyi halt yedim. Pamuklar çeltik oldu, midemde yutkunamıyorum. Bırakın yutkunmayı kusamıyorum.
 Kalemi sokuyorum boğazıma, mürekkeple karışık kan ve deniz ne ararsanız var. Kokusuna dayanamıyorum. Burnuma oyun hamuru sokup alçılattım sonunda. İstemem eksik olsun diye avaz avaz bağırıyorum önüme çıkana. Onlarda beni istemiyorlar zaten, kayboldum kaybolan zamanın satırları arasında.
 
Bu boşluktaki kelimelerden beni hatırlayan varsa lütfen beni bir şekilde geri çağırsın. Artık tütsümü yakarsınız, fincan mı kullanırsınız. Sözcük avına çıkıp anlam mı ararsınız bilmiyorum. Ey okur bunu okuyorsan ve benim kim olduğumu biraz olsun hatırlıyorsan beni çağır.
 Çağır ki geri döneyim. Yoksa bu boşlukta gittikçe kayboluyorum. 


Nurten Yurt 

Images

Orhan Pamuk Söyleşisi

Şehir Edebiyat ’tan Erkan Irmağın Orhan Pamukla söyleşisinin konusu Edebiyat, Roman, Tuhaflık ve Hayattı. Söyleşi Pamuğun Akademik ilmi kimliğini ve Erkan Irmak’la olan çalışmalarını anlatması ile başladı.  
**
E.I- Kafamızda Bir Tuhaflığın içeriğinden çok teknik özellikleriyle başlayalım istiyorum. Karakterleriniz ve anlatıcı nerede durup nasıl bir bakış açısıyla, neyi anlatıyorlar?

O.P- Benim Adım Kırmızıda da aynı yapı var. Herkes kendi hikâyesini kendi anlatıyor. Hikâyeyi pek çok karakter birinci tekil şahıstan, kendi bakış açısından anlatıyor. Bu benim bulduğum bir şey değil. Önemsediğim bir konu derslerimde de bahsediyorum. Bir romanı kabaca ikiye ayırabiliriz. Bir anlatılan hikâye, iki o hikâye kimin görüş açısından anlatılıyor. Amerikalı yazar Henry James le anılır bu teknik. Kısaca anlatmak gerekirse, kalabalık bir yerdeki bir olayı anlatırken dışarıdan bir bakış açısıyla(tanrı bakış açısı) anlatabilirsiniz. Ya da bu olayı bu kalabalıktaki bir kişinin bakış açısı ile anlatırsınız. Buna örnek olarak Anne Kareninayı örnek veriyorum ben.Kolombiyadaki derslerimde. Kitabın sonunda Anne Karenina intiharına doğru giderken, gördüğü şehri normal bir şehir tasviri olarak görmeyiz. Şehri ölüme doğru giden bir kadının hüznüyle onun gözünden görürüz. Bu romana inandırıcılık verir. Ben bunu diğer romanlarımda yaptım. Bu kitapta daha çok yaptım.