Bu yalnızlık duygusunun verdiği çaresizlik beni kitaba daha sıkı sıkıya bağladı. İçine düştüğüm yeni ülkede yapmam gereken şeyleri, inanmak istediklerimi, görebilecekleri mi, hayatımın alacağı yolu bana bu kitap gösterecekti. Sayfaları tek tek çevirirken kitabı şimdi bana vahşi ve yabancı ülkede yol gösterecek bir rehber gibi okuyordum. Yardım et bana, demek geliyordu içimden, yardım et ki kazaya belaya uğramadan yeni hayatı bulayım. Bu hayatın da, ama rehberinin kelimeleriyle yapıldığını biliyordum. Kelimeleri tek tek okurken, bir yandan yolumu bulmaya çalışıyor, bir yandan da yolumu büsbütün kaybettirecek hayal harikalarını hayretle tek tek kuruyordum." Pamuğun en sevdiğim sözcükleridir bunlar, bana okumanın büyüsünü ve yazının dünyasını anlatır. Romanın geri kalanın da bir yolculuğa çıkarsınız, bir otobüsten inip diğerine biner, kaybolan eski eşyalarla, her bir durakta romana giren karakterlerle ilerlersiniz. Kimi zaman kaybolduğunuzu hissedersiniz kurgunun içerisinde. Kim kimdi diye sorular sorar zihniniz, neler oluyor bu da neyin nesi diyenler, kitap bittikten sonra ben hiç bir şey anlamadım diyenlerde var. Zihinsel bir okuma yaparsanız ancak zevkle ilerleyebilirsiniz kitabın içinde. Kitap bittiğinde hayatı değişenler de vardır, aynı yerden devam edenlerde. Her okuyucu kendi kitabını okur kendi zihninde. Düşünmeyi oluşturabilmişse ne mutlu. Okumak ve yazmak ancak bu kadar güzel anlatılır.
Nurten Yurt