Images

Kara Kitap'tan Köşe Yazarlarına Tavsiyeler ( Adli, Bahti ve Cemali'den)




1-C Yalnızca okuma keyfi için yazmak köşe yazarını açık denizde pusulasız bırakır.

2. B Ama köşe yazarı ne Ezoptur,ne de Mevlânâ. Hisse hep kıssadan çıkar, kıssa hisseden değil.

3. C Okuyucunun zekâsına göre değil, kendi zekâna yaz.

4. A pusula hikâyedir.

5. C Tarihimizin ve mezarlıklarımızın esrarına girmeden ne bizden söz etmek mümkündür nede Doğu’dan.

6. B Doğu-Batı konusunda anahtar Sakallı Arif’in şu sözünde gizlidir:”Doğu’ya giden sessiz gemide Batı’ya bakan ah siz talihsizler!”

7. A-B-C Kendine atasözü, deyim, fıkra, latife, mısra, özdeyiş güldesteleri edin.

8. C Konunu seçtikten sonra yazını taçlandıracak uygun özdeyişi aramazsın, özdeyişi seçtikten sonra bu tacın altına gidecek uygun konuyu ararsın.

9. A İlk cümleni bulmadan yazı masasına oturma.

10. C Samimi bir inancın olsun.

Images

Kelimelerle Oynayan Çocuk


Kara Kitabı okurken, sözcüklerin arasına saklanmış bir çocuk beliriverir zihnimde. Edebiyat dünyasının devleriyle korkusuzca oynayan bir çocuk. Bu yazı dünyasını iyi bilen, bildiklerini yıkıp yeni dünyalar kurmaya korkmayan bir çocuk. En olmaz şeylerin bile var olabileceğini, hikayelerle kurgulayan. Elindeki fırçanın renkli sözcükleriyle okurun dünyasını üç boyutlu bir hale getiren, aydınlatan, tam aydınlattığı yerde karartan, kelimelerle saklambaç oynayan bir çocuk.


Batı Edebiyatı ile büyüyen, Doğunun eserleriyle batıda karşılaşıp şaşıran yazarın, kendi sesini bulma uğruna okuyucuyu şaşırtmak için giriştiği bir oyun. Paletindeki ana renkleri Şeyh Galip'in Hüsn-ü Aşk'ı ile Proust'un Albertine Kayıp adlı eseri olan, ara renkleri Binbirgece Masalları, Mesnevi,İlahi komedya, Mantıku’t Tayr, Karamazov Kardeşler, v.s. Kendi dolma kalemi ile renklerini karıştırıp, Alaaddinin Cininden üç dilek dileyen bir çocuk.


Doğup büyüdüğü şehrin sokaklarını kendi sözcükleriyle yeniden inşa eden, kurduğu öykülerin okuyucuya düşündürdükleriyle, sözcüklerle resmetme hayallerini gerçekleştiren bir çocuk.
Images

KARA KİTAP


Neden kara kitap? Neden okunamıyor?
Üzerine yazılmış eleştiriler, yazılar, kitaplar inan anılmazdı. Neler söylenmedi bu kitap için, anlaşılamaması, kullanılan dilin Türkçeye uymadığı. Yazar, basit edebiyat diliyle yazmadığını  “ Bu yavan dile karşı çıkmadan, denemelere girişmeden, tehlikeler, sakatlıklar göze alınmadan dişe dokunur bir şey yazılabileceğini sanmıyorum. Bir elde öztürkçe sözlük, diğer elde gramer kitabı benim kitaplarım, hele Kara Kitap hiç anlaşılamaz.” dedi. Yıllar önce kitabı okuduğumda bayılmıştım. Kurgusu, dünyası, içinden hiç çıkmak istemediğim bir dünyaydı. Dünya edebiyatının şaheserlerinin Orhan Pamuğun zihninden yansımasını seyretmek inanılmazdı. Diğer taraftan tüm bu yansımanın benim şehrimin sokaklarında türlü hikâyelerle yok olduğunu izlemek kahredici olsa da. Kalemiyle Dosteyevski’nin rüyasını gerçekleştirdiği için de severim Pamuğu. “Doğu yazarken Batı yaşıyor” derdi Dostoyevski. Doğunun kayıp eserlerinin Pamuk’la Batıda buluşması bir tesadüf değildi elbette. Kara kitabın oluşması da, ülkesinde en çok satılan kitap olmasına rağmen anlaşılamaması da.
Images

Albertine Kayıp



Proust’un Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci kitabı Albertina Kayıp adlı romanı “ Mademoiselle Albertine gitti” sözleriyle başlar. O kahrolası hizmetçi bu sözü sarfetmesiydi, Marcel onu kendisi terk etseydi,Albertine’yi bu gün proustun zihninden algılar mıydık? Proust Astım hastası olmasaydı Kayıp Zamanın Peşine düşüp yedi ciltlik bir eser için yıllarca sözcüklerle uğraşırmıydı ? Bir kekin kokusu uğruna değer miydi?  Gerçi Montaigne, Stendhal, Flaubert, George Eliot, Fyodor Dostoyevski, ve Leo Tolstoy'u seven bir zihin elbet her anı yaşamak ister. Yaşayamadıkları an ların peşine düşüp, hele ki ölümle kaybettiklerini kabullenmeyip yaşatır hayallerinde. Öyle ki yüreği ve aklı arasında kalan, hüzünle boğulan zihninin bir cezasıdır. Hatta eş cinsellik temalarını eserlerinde açıkça açıklayan İlk Avrupalı romancı olur. Öyle ki zamanı yakaladığı anda “Gerçek cennet unuttuklarımız dır” der.