Images

Edebiyat Ölmelidir!

CNN Türk ekranlarında yayınlanan "Aykırı Sorular" programını hazırlayıp sunan televizyoncu ve yazar Enver Aysever'in yeni kitabı Pazartesi günü raflardaki yerini aldı.
İki ciltten oluşan "Nasıl Yazar Olunur?" ve "Edebiyat Ölmelidir" kitapları yazı yazmak ve yazarlık üzerine konuları işliyor.
Enver Aysever yeni kitabıyla ilgili twitter sayfasında şunları söyledi:
"Bir yazar için her yeni yapıt biraz olum biraz diriliştir. Pazartesi günü yeni iki kitapla okurla buluşacağız. Yazmak, okumak, yazarlık üstüne. "Nasıl Yazar Olunur?" ve "Edebiyat Ölmelidir" iki cilt olarak yayınlanıyor. Yazmak, okumak, yazarlık üstüNE
Images

Ulysses için kutlama


James Joyce‘un destansı romanı Ulysses için dünya çapında düzenlenen Bloomsday kutlamaları, bu yıl Google’ın katkısıyla tüm yerküreye yayıldı.

James Joyce’un efsanevi romanı Ulysses için 1954′ten bu yana her yıl 16 Haziran’da düzenlenen kutlamalar, bu yıl en az romanın kendisi kadar “şaşırtıcı” oldu. Efsanevi roman, teknolojinin katkısıyla bu yıl ilk kez güneşi izleyen bir yönde, dünyanın 25 kentinde baştan sona İngilizce okundu. Türkçeye iki çeviriyle kazandırılmasına karşın Ulysses‘in okunduğu ülkeler arasında Türkiye yer almadı.

1954 yılından bu yana Ulysses romanının geçtiği gün olan 16 Haziran’da her yıl dünyanın belli başlı kentlerinde edebiyatseverler, romanın başkahramanı Leopold Bloom’un adına atfen Bloomsday’i kutluyor. Bir Dublin sabahı deniz kıyısındaki bir kulede başlayan roman Leopold Bloom ve Nora Barnacle’nin Dublin’in güney kesimlerinde gezisiyle sürüyor ve bir günlük bir zaman diliminde geçiyor. En büyük kutlamaların yapıldığı Dublin’de Joyce hayranları, her yıl roman kahramanlarının rotasını izleyerek yürüyüş yapıyor. Edebiyat dernek ve kulüplerinde romandan pasajlar okunurken kutlamalar birçok mekâna yayılıyor.

Google, bu yıl Bloomsday kutlamalarına katkıda bulundu. Bu nedenle iki güne yayılan kutlamalarda Leopold Bloom ve Nora Barnacle’ın Dublin’i aylak aylak dolaştıkları saatlerde dünyanın 25 kentinde video konferans hizmeti olan “Google+ hangout” aracılığıyla romandan pasajlar İngilizce seslendirildi.

Yeni Zelanda’dan itibaren güneşi izleyen biçimde Melburn, Sidney, Tokyo, Beijing, Şangay, Singapur, Moskova, Pula, Zürih, Trieste, Edinburg, Bangor, Dublin, Cork, Londra, Sao Paulo, Santa Maria, New York, Boston, Chicago, Ottava, Montreal, Toronto ve San Fransisco’da okunan parçalar internet üzerinden dünyanın dört bir yanında izlenebildi.

Google İrlanda birimi yetkilisi Sophie Walsh konuya ilişkin açıklamasında Ulysses‘in dünyada ilk kez değişik zaman dilimleri ve değişik ülkelerde baştan sona okunmasının çok heyecan verici bir etkinlik olduğunu bildirdi.

Kaynak: Ankara Haber Ajansı (17 Haziran 2013)
Images

YAZ(Ş)IK


   Öyle saf öyle temiz dokunulmamış, uzanmış pervasızca gel diyor,çağırıyor.İhtiras ve masumiyet dans ediyor bedeninde, tutku kokuyor buram buram.  Sadece bana ait, nasıl tutabilirim kendimi o na duyduğum çılgınca istek ve tarifi imkânsız tutku olduktan sonra Ona dokunmaktan yanlış bir şey yapmaktan kokuyorum, dokunduğum anda kölesi olacağım biliyorum.  Yavaş yavaş tükeneceğim bu içim deki arzuyu körüklüyor adeta.Her bir kıvrımına dokunmayı, sarıp sarmalamayı ve vücudunun her köşesinde iz bırakmayı istiyorum. Nasılda masum sadece evet sadece bana ait dilediğim gibi yaşayabilirim bu aşkı. Her anından her saniyesinden zevk alarak, ihtiras ve tutkunun dansı olacak bu vuslat.


 Gel işte seni bekliyorum tüm saflığım ve tarifi imkânsız aşkımla bu güne hazırlandım nasıl özlem doluyum bir bilsen? Bu ihtirası ve tutkuyu ancak sen dindirebilirsin. Bedenimin beyazlığına bakıp aldanma alev alev bir ihtiras yanmakta içimde sen söndürebilirsin ya da alevleri körüklersin. Dokun bana vücudumun her köşesini okşa çılgınca vuslat harika olacak biliyorum. Tüm dünya asırlardır bu aşkın kavuşması sonunda oluşan ateşle kavrulmakta..
Images

Çivisi çıkmış dünya

                         
Tabi ki bir kitap adı, Amin Maalouf’un 2009’da Y.K.Y larından çıkmış bir kitabı. Ülkemde son günlerde yaşanan olayları seyrettiğimde aklıma sürekli gelen kitap. Yazarın diğer kitapları gibi değil, çoğu okuyucu için sıkıcı gelebilir. Kahramanları Amerika, İngiltere, Ortadoğu Ülkeleri ve Türkiye. Yakın tarihte küresel siyasi ayarların, Ortadoğu’da hangi ülke üzerinde nasıl uygulandığını bir çok örneğiyle göstermiş.


Aldatıcı zaferler, Yoldan çıkmış meşrutiyetler ve Hayali gerçeklikler diye üç bölümden oluşuyor kitap. Dünya siyasi tarihi ile ilgili bilginiz, yakın tarihle sınırlı değilse bakış açınız oldukça genişliyor, kitabın içinde ilerlerken sıkıcı paragrafları görmezden gelebiliyorsunuz. Bazen bunlar çoğumuzun bildiği şeyler deyip tekrara düşebiliyorsunuz. Kitaptan bir bölümü paylaşıyorum burada
Images

ŞARKINI SÖYLEDİĞİN ZAMAN


Şarkını söylediğin zaman, kitaba yaraşır bir isim olmuş gerçekten. Şarkılarımızın kısık sesle, çoğu zaman söyleyemeyip, boğazımıza yumruk gibi tıkandığı, sol anahtarının parçalanıp, notaların dağıldığı zamanların, anlatıldığı bir romana bundan daha güzel bir isim seçilemezdi kuşkusuz.

Thyke 12’nin Haziran ayı kitabı için Mihrimah’ta toplandık. Kalabalıktık her zamanki gibi, ilk toplantımıza henüz annesinin karnın da katılan minik üyemizde büyümüş, toplantıya gelmişti. İnci Aral hayranı arkadaşımız Filiz’in uzun anlatımlarıyla, başka yönlerini diğer kitaplarını, ilginç tesadüfleri öğrendik.
Images

MARQUEZİN GAZETECİLİK SÖYLEMİ

Gazeteci kökenli yazar Gabriel Garcia Marquez’in kaleme aldığı ve meslekteki dönüşümü nasıl algıladığını anlattığı yazısı.


Elli yıl kadar önce gazetecilik okulları yoktu. İşi haber merkezinde öğrenirdi insan, matbaada, civardaki kahvede veya meyhanelerde. Tüm gazete, gazetecilerin yetiştiği ve ıvır zıvır tartışmalar olmaksızın haberlerin basıldığı bir fabrikaydı. Biz gazeteciler daima omuz omuza dururduk, ortak bir hayatımız vardı ve öylesine tutkuyla bağlıydık ki işimize, başka hiçbir şeyden konuşmazdık. İş, kişisel hayata çok az yer bırakan sıkı arkadaşlıklar geliştirirdi. Rutin editoryal toplantılar yoktu, ama her akşamüstü saat beşte tüm gazete haber merkezinin bir köşesinde kahve molası için toplanırdı. Bu, gazetenin her bölümündeki günün konularını tartıştığımız ve ertesi günkü gazeteye son rötuşlarımızı yaptığımız açık bir toplantıydı.
Gazete, o zamanlar üç büyük bölüme ayrılmıştı: haberler, makaleler ve editoryal. En prestijli ve hassas olanı editoryal bölümdü; muhabir en alt basamaktaydı, bir stajyerle getir götür işleri yapan biri arasında bir yerlerde. Ben 19 yaşında acemi bir muhabir olarak başladım kariyerime ve basamakları yavaş yavaş çıkarak en üst pozisyon olan editoryal yazarlığa kadar yükseldim.