Bir rüyanın ortasındayım uyur, uyanık arası. Maverünehir akıyor yanıbaşımda, harfler, sözcükler sürükleniyor.
İnsanları görüyorum uzaklarda bir yerlerde. Sallıyorlar oltalarını yakaladıklarını cümle edip taşlara kazıyorlar. Kalabalık mahşer yerine dönüyor, her kafadan bir ses çıkıyor.
Duyamıyorum, izliyorum paralize olmuş bir halde. Savaşlar, tufanlar ardı ardına felaketler rüya kabusa dönüşüyor. Uyanmak istiyorum uyanamıyorum. Zaman hızla akıp gidiyor yakalayamıyorum. Konuşmak istiyorum sesim çıkmıyor, çığlık atıyorum. Bir kurt uluması çıkıyor içimden, kulaklarıma inanamıyorum. Gündüz güneş kararıyor, araya giren ayın gelgitlerini taşıyor insanlar. Herkes kendini yaşıyor, durup karşısındakinin çığlığını duyacak zamanı yok. Atomlar gibi çarpışıp duruyor, insanlık. Anda var olan yaşanıyor, durup düşünmeyi beceren yok. Ancak durduğunda kendi penceresinden bakıp yargılıyor geçen zamanı hatırladıklarıyla. Bu kadar ne zamanın ne de anın farkında geçiyor zaman. Farkında olduklarımız sadece kendi bakış açımız, bir diğerininkine yok ihtiyacımız.
Amip gibi bölünüp çoğalıyoruz. Çoğaldıkça yok oluyor bir çoğumuz. İçimizde ne varsa o çıkardıklarımız. Çıkaramadıklarımız taş gibi sürüklüyor nehrin dibine doğru, artık dalgalar yok, insanlar yok sadece sessizlik. Nehrin derinliği şaşırtıyor, renkleri, canlıları izliyorum. Dibe daldıkça kararan ışığın karanlığına alışıyorum. Karanlıkta göremediğimizi kim söylemiş inanılmaz bir ışık yayılıyor etrafa nehrin dibine indikçe yoğunlaşan ve artan o ışıkla balçık karışıyor birbirine. Hissetmiyorum artık varlığı yokluğu işte tam orada uyanmak istemiyorum artık,uyanamıyor, uykuya dalıyorum.
Nurten Yurt
0 yorum :