Gökkuşağından Darağacı
Şimdi'nin bedeni yok,
Yontuyor geçmiş bilgisiylegelecek belki olur diye taşı,
taşını kokluyor
yontu dağılıyor...
Şimdi'si yitik
bundan boyuyor
boyuyor evine aldığı
ağacın üzerine tüneyip
duvarını, tavanını, geçmişi
ve geleceği ve her yanını;
dal kırılıyor...
Şimdi'si yitik
diziyor diziyor notalarını,
göğe ışık üzerine boncuklarını,
ucuza getiriyor varlığını
sonsuzun sessizliğiyle
sonlunun gürültüsü arasında,
O bitirince kıyısında gezindiği
yol çöküyor...
Şimdi'si yitik
bundan yazıyor
yazıyor enine boyuna
içini ve dışını ve yeri
ve göğü ve suyu,
bindiği kadırga
o inince batıyor
Nilgün Marmara
Hep genç yaşta mı veda eder hayata bu şairler. Sözcükleri sorgularken hayatı, insan olmanın acılarını, iki yüzlülüğünü ve yaralarını, sıkı sıkıya ilmikler okuru yaşama.
Ruhumuzu yıkayan şiir dizeleri vardır. Hayatın ağırlığını hafifleten , gamı gözyaşına dönüştürüp çocuksu saflığımızı hatırlatan. İnsanın, insan olma yolundaki adımları farklı da olsa , yaşamlar başka başka sözcükler bizi birbirimize bağlar.
İnsan olmanın tüm nimetlerini yaşatmıyor hayat. Hassasiyet ince bir çizgi kimi zaman çizilen ince çizgilerin bir araya gelip sildiği yaşamı.
Hayatın o sıradanlığına, belki de acımasızlığına karşı sığındığımızdır yazmak. Kapıldığımız umutsuz ruh hallerimize giydirdiğimiz yüzlerce karakter ve maske. Ruhumuza sinmiş acıyı , huzursuzluğu silip yenilenmenin yolu. Duygu devinimlerimiz, içinden çıkmak istediğimiz kaoslar, kaybettiklerimizin ilacıdır sayfalar. Okudukça çoğalır, belki de katmanlaşırız. Katmanlarından soyutlaşıp saf kalabilmenin yolu sözcüklerin safiyetidir.
Şimdi 'nin gücüyle dalgalara rağmen, varoluşun dayanılmaz ağırlığıyla, kulaç atmaktır yaşamak.
Nurten Yurt
0 yorum :