Albert Camus’nün Yabancı adlı romanının konusu ayrıksı bir bireyin toplumdaki yargılanışı ve bu yargılanma sonunda kendisini sorgulayışıdır. Mersault adlı başkahramanın annesi vefat eder. Mersault annesini cenazesine gider ve döndüğünde hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eder. Sevgili bulur. Mersault komşusu ve sevgilisiyle sahile giderken komşusu Raymond’ın belalılarıyla karşılaşırlar. Sahilde oluşan gerginlikler sonucunda Mersault belalılardan birini öldürür. Bu cinayet sonunda Mersault mahkemeye çıkar ve iç hesaplaşmalar başlar.
Romanının teması; hayata, eylemlere, duygulara, çevreye, beklentilere ve insanın kendisine yabancılaşmasıdır. Yan izlekler; ölüm, umursamazlık, kabullenmiştik, yalnızlık, önyargıları sorgulayışı. Ayrıksı bireyin önyargılı toplumla çatışması da ana çatışmaya örnektir.
Sade ve tek düze anlatım ana karakterle özdeşleşmiştir. Karakter gibi beklentisiz cümleler kurulmuştur. Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır, öznel bir anlatım vardır. Kahramanın gözünden aktarılmıştır, düşünceleri de bu şekilde yansıtılmaktadır. “Biraz hasta gibiydim, başımı alıp gideyim istiyordum…” Cümlesi kahraman bakış açısını gösterir.
Hapishane kısmında ise duygusal ve sorgulayıcı kahramanın ruh halini anlatan cümleler vardır. Roman o kısımda olay hikâyesi olmaktan çıkıp durum hikâyesi olmaktadır. Kitapta bir sürü imge de bulunmaktadır. Mersault davranışlarıyla, konuşmasıyla varoluşçuluğun önemli tezi olan absürd/saçmayı desteklemektedir. Ziyarete gelen papaz Meursault’ın içini yargılayan düşüncelerin temsilcisidir. Ne suçunu, ne yanlışını yargılamaktadır. Papaz, sadece Mersault’ın doğru yola girmesi gerektiğini destekleyen düşüncedir.
Meursault; gözlemci, bazen umursamaz bazen kabullenmiş, yaşamda derinlik aramayan, ayrıksı ve kendini dış hayata kapamış bir karakterdir. Kendisinden uzaklaşmış bir bireyken, ölüme yaklaştıkça kendine karşı farkındalığı artmıştır.
Absürt kavramının örneğidir. Varoluşçu felsefeyle, ölümü yaşamın parçası olarak doğal karşılamaktadır. Gözlemci kimliğini “Uzaktan, ihtiyar Salamano’yu gördüm. Telaşlı bir hali vardı.” Cümlesinden anlayabiliriz. Umursamaz, kabullenmiş olduğunu ve ölümü doğal karşıladığını “Anam ölmüş bugün.” Cümlesi gösteriyor. Hayatta derinlik aramadığını, “Bunun bir anlamı yok ama herhalde sevmiyorumdur. Cümlesi açıklayabilir.
Diğer karakterlerden kısaca bahsetmek gerekirse, Mersault’ın sevgilisi Marie; neşeli, cıvıl cıvıl bir kadın. Mersault’ın hayatına neşe ve heyecan katıyor. Ayrıca Mersault’ın hareketlerine ve umursamazlığına karşı gayet sabırlı. Mersault’ın komşusu Raymond; çapkın, sinsi ve belalı biri. Mersault’ın hayatının tamamen değişmesine yol açıyor.
Romanda herhangi bir zaman kavramı belirtilmemiştir. Sıcak olduğunun söylenmesi yaz aylarında geçtiğini düşündürebilir. Meursault’ın annesinin cenazesine giderken otobüste “Hava çok sıcak.” Demesi zamanı anlamamızı sağlar
Romanı’ndaki mekânlar; Meursault ve arkadaşlarının yaşadığı Cezayir, annesinin cenazesini almaya gittiği Marengo, gittikleri sahil, hapishane ve duruşma salonudur. En önemli mekân, mahkemedir. Savcı halkı temsil eder ve Meursault’ı cinayetten değil, yabancılaşmasından dolayı yargılar. Kendi düşünceleri yüzünden yargılanmasını gördüğümüz için mahkeme en önemli mekandır. Hapishanede bir mekandır, Meursault kendini sorgulamaya ve hayatta biraz da olsa derinlik görmeye başlar.
Romandaki leitmotiv, Meursault’un “…bence bir” cümlesidir.
Yazarın verdiği mesaj; dünya boş ve manasız, insan, hayat, toplum saçmadır. Yazara göre yaşamın tekdüzeliği altında, makineleşmiş bir dünyada makineleşmiş insan, Meursault gibi ölümü bile rahatlıkla kabul eder. “Hele, bu adamda rastlanan türde bir kalpsizlik, toplumu içine sürükleyecek bir uçurum halini alırsa“Hele, bu adamda rastlanan türde bir kalpsizlik, toplumu içine sürükleyecek bir uçurum halini alırsa !”
Meursault’ın yaşadıkları Camus’nün hayatını anlatmasa da, savundukları Camus’nün kendisini yansıtmaktadır. Camus’nün savunduğu akımın savunucusudur Meursault. Her yazar-karakter ilişkisinde olduğu gibi Camus ve Meursault arasında da keskin ve sıkı bir bağ vardır. Dün okuma grubunda paylaştık Camusun Yabancı adlı romanını. Yıllar önce okumuş, ve bir diğer gruplada paylaşmıştım. Zaman ve paylaşılan insanlar değişik yorumlar, insan yine insan.
Söz roman, yazılım şekilleri, kahramandan yansıyan yazar derken dönüp dolaşıp savaşlara geldi. İkinci dünya savaşı sonrası insan ve toplumlar, insanın insan kalabilmek adına verdiği savaşlar. Yaşadığımız coğrafyada yaşamaya çalışan insan. Eğitim ve eğittiğimiz nesil, gençlik? Pek bir sıcaktı gündem. Yazıevini iyice sıcak bastı. Konuştuk, tartıştık, biraz ferahladık. Yaşam herşeye rağmen seçimlerimizle, belirsizlikle savaşarak yaşam.
Nurten Yurt
0 yorum :