Çöl olmak istiyordu, uçsuz bucaksız kızgın güneşin kavurduğu sayısız kum taneciğinin var olduğu coğrafya. Dokundu klavyenin tuşlarına, ekran çöle döndü. Ateş, yanmak,kavrulmak dayanılmazdı, birden bir ferahlık hoşluk hissetti. Bir vaha belirmişti, bedeninde tam da güneşe dayanamayıp buhar olacağım diyeceği anda. Ilık ılık yayıldı ferahlık, ağaçların yeşili gölge oldu bedenine, suyun her zerresi dağıldı taneciklerine aldı hapsetti içine.
Kum taneciklerinin üzerinde kıvrılarak yol alan her kıvrıl ışında derisinde ışıkların kırıldığı bir yılan peydah oldu. Vahaya doğru yol alıyordu, bulunduğu mesafe oldukça uzaktı, oraya varabilecek miydi acaba? Güneşin sıcağı buna izin verecek miydi?
Gökyüzünde bir bulut belirdi birden inanılmaz bu tabiat olayı oldukça ilginç bir görüntü oluşturmuştu. Uçsuz bucaksız bir çöl kızgın güneşten kavrularak yol alan bir yılan, uzaktaki vaha ve gökyüzünde oluşan koyu mavi bir bulut. Bulutun hemen altında bir bedevi gözüktü, elinde kırbası ve asasıyla kızgın kumların üzerinde zorlukla yol alıyordu. Bulut olmasaydı, belkide bu kadar dayanamam diye düşündü, her adımda kumlara gömülerek bu sıcakta yol almak oldukça zordu. Aldığı soluklar içini biraz daha kurutuyordu, sıcağın oluşturduğu saydamlık gözle görülüyordu. Birazdan kendisi de bu saydamlıkta kaybolmamak için kır basından bir yudum aldı. Aldığı yudumu yutmadan ağzının içinde dolaştırıp, her damlasını hissetti ve yuttu. Çatlamış dudaklarını yaladı ferahlığı birkaç saniye sürdü ancak.
Kum tepeciklerinin üstünde iri dikenleriyle kaktüs olmuştu o. Güneş ve kumla besleniyordu, zordu yaşam bu çölde sıcağa inat yeşil kalmak, dikenlerini çıkarmak hissetmek. Kıvrılarak gelen yılanı hissetti, dikenleri keskindi acımasız yılanın bedeni hapsoldu, kıvrandı acıyla hayvan. Kaktüsün dikenlerine takılıp, acımasız güneşin ısısıyla kavruluyordu.
Bir fırtına çıktı şiddetiyle savurdu her birini bir tarafa, Bedevi gözlerini sımsıkı yumup sarındıktan sonra, kumu kazmaya koyuldu,derin bir çukur açıp gizlenmek için. Kum tanecikleri savruldu dört bir etrafa, tepecikler yer değiştirip durdu. Kaktüs birkaç parçasından vazgeçti istemeden. Fırtına şiddetiyle dikenlerden kurtarıp savurdu yılanı. Yılan biçare halde vahanın yakınında buldu kendini sürünmekten aciz. Vahadaki ağaçların dalları kırıldı, sular kızgın kumlara savruldu. Bulut gökyüzünde griye dönüştü lakin yapayalnız. Bedevi kumların arasında kayboldu, bedenini gizledi fırtınadan. Hapsoldu çölün içinde bedeni kadar boşluğa.
Ekranda kazandınız yazısını görmesine rağmen kendine gelemedi. O hala kum taneciklerinin tüm bedenini kapladığı karanlık boşluktaydı.
Arkası yarın..
0 yorum :