Oscar, Londra'daki bürosundan henüz çıkmıştı ki telefonuna mesaj uyarısı geldi. Asansöre doğru ilerlerken mesajı okudu.Beklerken yoğun iş stresine rağmen bütün gün mesajı aklından çıkaramadığını far ketti. Oyunun başlamasına bir saat vardı. Woking'deki evine varıp, yemeğini yedikten sonra keyifle oyuna başlaması demekti. Derin bir nefes alıp asansöre bindiğinde gün boyunca ilk defa gevşediğini hissetti. Zemin katta kapılar açılıp, otoparka doğru ilerlerken ıslık çalıyordu. Dün oyuna ilk başlayan o olmuştu, bakalım bu gece neler olacaktı. Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyordu, her şey klavyenin başına geçince oluşacaktı. O an ne olmak istiyorsa onu yazacaktı.
Son vurduğu smaç sayı olunca maçı bitiren hakemin düdüğü ile kızlar etrafını sarmıştı. Hızla zıplayıp omuzlarına tırmandı arkadaşlarının. Takımın kaptanı ve gözde oyuncusuydu Tina. Başındaki bandı çıkarıp saçlarını savurarak indi omuzlardan, koşarak duşların olduğu kapıya yöneldi. Üstündekileri bir çırpıda sıyırıp duşu açtı, duş jeline uzanıp sabunladı vücudunu. Sular üzerinden akarken saçlarını şampuanlayıp köpüklerin akmasını izledi. Kapının dışındaki havluya sarınıp dolabına doğru yöneldi, Çantasındaki telefona uzandı, mesajları okurken sevinçle zıpladı. Mesaj dakikasını hesapladığında, hızla giyinmeye koyuldu. Kampüse doğru koşarak gitmek ve biran önce bilgisayarının başına oturmak istiyordu.
Denise nefes nefese kapıyı açtığında ışığa uzanıp yaktı. Kapıyı kapatıp mutfağa yollandı, fırını açıp buzdolabından yemeğini çıkarıp, fırının içine yerleştirdi. Soluğunu bıraktığında kolundaki saate baktı, sadece on dakika vardı. Salona doğru yürüdü, sehpanın üzerindeki laptopu açtığında fırının zili çalmıştı. Bu saatte evde olmak mucize gibiydi onun için. Dave'in elinden kurtulmak için attığı yalan oldukça yaratıcıydı doğrusu, kendini tebrik etti. İleriki günlerde de işine yarayacaktı. Olmazsa klüpten izin alıp tatile çıkabilirdi, yıllardır ilk defa kendini iyi hissetmişti. Bu oyunu sonuna kadar oynayacaktı her ne pahasına olursa olsun.
Yemeğini bitirip ekranın başına geçmişti bile, oyunun başla düğmesini tıklayıp klavyenin tuşlarına dokundu. Uçsuz bucaksız bir çöl uzanıyordu önünde kızgın kumlarından güneşin yansıdığı..
0 yorum :